8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe sayılı günler kala sizlere içimizden geldiği gibi bir yazı yazmasam olmazdı. Böyle içsel, başını sonunu planlamadığım 50 yaş üstü dinginliği ile yazılan bir yazı bu. Plansız, içimden geldiği gibi. Açıkçası şu satırları yazarken de kelime endişem yok. Bu yazı biraz da kendime. Tam da bu yazı için uygun zaman gibi geliyor. Neden mi? Okuyunca, ben yazdıkça anlayacağız birlikte.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Benim 8 Martım

8 Mart benim yaşamımda hep bir özel olmuştur. İlkokulda okul gazeteciliği yapmaya başladığım günlerden bugüne de kelimelerle hep çok haşır neşirdim. Kelimeler konusunda da ayrı bir hassasiyetim var.

8 Mart Dünya kadınlar günü değil, 8 Mart Dünya emekçi kadınlar günüdür benim için. Sanırım dünyada birçok kadın için de böyledir.

Bugün, bu çok özel gün Amerika Birleşik Devletlerinde tekstil fabrikasında ölen kadın işçilere adanmış bir gündür. Bugün bir adanmışlık, saygı günüdür. Bu bağlamda kelimeler gibi, kavramları da ayırmak gerekir. Aksi haksızlık olur.

Sonrasında emekçi sözcüğü çıkarılarak dünya kadınlar günü haline geldiyse de 8 Martın çıkış noktasını es geçmemek ve o tarihte ölen kadınları unutmamak gerekir. Aksini yapmak kadın olmanın doğasına aykırı bir durumdur kanaatimce.

Herkes dünyaya eşit koşullarla gelmez. Kimi kadınlar için yaşam daha çetrefillidir. Benim için de hep öyle oldu. 51 yaşındayım ve bu yazıyı saat 21.15 de yazmaya başladım.

Bazı kadınların arkasında kimse yoktur. Yalnızlıklarını kapatacak hiçbir boya da yoktur. İşte o kadınlar hep güçlü olmak zorundadır. Şımarma lüksleri yoktur.

Kendimden biliyorum. Kafa tramvası geçire geçire çalışmaktır 8 Mart. Çünkü çalışmazsan açsındır.Onlara çiçek falan da alan yoktur. Hep çaba harcarlar ama yine de gülümsemeleri bitmez. Ağaçlar gibi ayakta ölürler ama kimseler görmez. Çünkü onlar hep öyle sanılırlar.

İşte tüm bu bağlamlardan yola çıkarak 8 Mart onlar o kadınlar için daha büyük bir anlam taşır. Bir gün sadece bir gün onlara adanmıştır. İnsan olduklarının görülmesini isterler. Emekleri görülsün isterler. Bir gün bile olsa yalnız kalmamak isterler. Bu onların günüdür. Tadını çıkarmak isterler. Aslında çok da hak ederler.

Onları şımartan, sırça fanuslara koyan, altlarına ultra lüks araba çeken de yoktur. Aslında hiç de eyvallah demezler. O yüzden de bugün onlar için çok özeldir.

İzin verelim bugünün tadını çıkarsınlar. Sapla samanı ayıralım. Bugünü tüm emeği ile onuru ile dimdik her şart altında ayakta kalan insanlara adayalım. Süs ya da konu mankeni yapmayalım. Onlar bunu çok hak ediyorlar. Çünkü onlar hayatın ta kendisi.


Hakkında Fatma Rana Arıbaş

Ben Rana ARIBAŞ Danışman ve Mühendisim. Yazmak benim için tutku ve nefes almak gibi .

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir