Nasıl Yaşanmalı Bu Hayat? En Güzelinden

Nasıl Yaşanmalı Bu Hayat? En Güzelinden

Nasıl Yaşanmalı Bu Hayat? En Güzelinden. Bu yazımızda tam olarak bu konuya değineceğiz. Çünkü sayılı günler kaldı. Yeni bir yıl kapıda. İster istemez yeni yaşa  girerken bazı şeyleri düşünmeye başlıyor insan ve kaç yaşında olursa olsun insanı  kafasında deli deli sorular geçiyor. Karamsar olmaya gerek yok belki ama yeni bir yaş alırken, ölüme bir adım daha yaklaşıyoruz ve düşünüyoruz biz gidince bizden ne kalır geriye?

Hayat evet insana sunulan muhteşem bir armağan ama gerçekten istediğimiz gibi yaşıyoruz? Ne kadarını kendi istediğimiz biçimde yaşayabiliyoruz. Ne kadar özgürüz?  Hiç düşündünüz mü en son kendiniz için ne yaptınız?

Aslında bana da bunu düşündüren yeni nesil çok tanımasa da bizim gibi 50 yaş ve üzerinde olanların yaşamında başlı başına özel bir yeri olan Şahin Kaygun’un ölüm gününün olması. Bilmeyenlere hemen söyleyeyim. Şahin Kaygun kendi tabiri ile fotoğraf yapan adamdır. Kolajları meşhurdur. Siz de incelediğinizde ne demek istenildiğini anlayacaksınız. Ama onun yaşamında en bariz nokta kendi düşlerine olabildiğine asılmasıdır. Siz gerçekten asılıyor musunuz peki?

Nasıl Yaşanmalı Bu Hayat? En Güzelinden

Ne Yapmalı?

Hayat aslında hiç de zor değil. Zorlaştıran biziz özünde. Bizim kaprislerimiz, bizim egolarımız, bizim komplekslerimiz, bizim takıntılarımız.

İnsan olduğumuz için, ölümlü olduğumuz için bunları bir yere kadar anlamak ve doğal görmek mümkün ama bir yere kadar. Ne kendimize, ne başkalarına hayatı güçleştirmeden, hayatın bize sunulan sonsuz bir armağan olduğunu düşünerek her anın keyfini çıkararak yaşamaya çalışmaktır asıl olan.

Yağan yağmurun tadını çıkarmak ve belki parkta çıplak ayak yürümek, kasmadan sevdiklerimize sevgimizi söylemek, canımız istediği zaman dans etmek zor mu değil elbette.

Hata mı yaptık, yapalım hatalar geliştirir insanı. Mükemmellik doğada yok zaten. Eğer bir şey kusursuz fazla iyi görünüyor ise orada bir sorun zaten vardır. Kimse melek değildir olması da gerekmez.

Önemli olan belki de tek şey iyi insan olmaktır. Herkesi olduğu gibi kabul ederek. İktidar savaşlarına girmeden, hiç olduğunu unutmadan. İçinden geldiği gibi asla kendi bencilliklerimiz için başkalarını mutsuz etmeden.

İçten bir gülüş, samimiyet, biraz sanat, biraz iş derken hayatı dengeleyerek. Kendi düşlerimize asılarak.  İnsanlar sizi sevmiyor mu bırakın sevmesinler. Sizinle ilgili dedikodu mu yapıyorlar. Bırakın yapsınlar. Ama siz kendinize bakın ve başkalarına aldırmayın. Yürüyün hep yürüyün hiç geriye bakmadan.

Sevin, koşulsuz beklentisiz sevin. Yarına hiçbir şeyi ertelemeyin. Unutmayın yarın diye bir şey yok. O çok istediğiniz elbiseyi almak için, merak ettiğiniz kente gitmek için planlar yapmayın. Kuralları boş verin.  İstiyorsanız gidin görün o kenti ve alın elbiseyi.

Nasıl Yaşanmalı Bu Hayat? En Güzelinden

Birileri sizi çok mu kırdı? Belki en iyisi vazgeçmektir. Bazen gidebilmektir asıl olan herkese, her şeye rağmen. Ve en önemlisi sizin kafanızdaki gibi olmak durumunda değil kimse, herkesi olduğu gibi kabul edin. Birini olduğu gibi kabul edemiyorsanız ortada bir sorun vardır zaten değil mi?

Yaşam çok güzel ve siz onu inandığınız gibi yaşayın. Deneyin, çok mutlu olacaksınız.


Hakkında Fatma Rana Arıbaş

Ben Rana ARIBAŞ Danışman ve Mühendisim. Yazmak benim için tutku ve nefes almak gibi .

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir