Ah Şu Yalnızlık Duygusu

Ah Şu Yalnızlık Duygusu

Ah Şu Yalnızlık Duygusu. Benim bu yazıda kaleme almak istediğim konu. Yani yalnızlık konusuna kafa patlatacağız biraz.

Ah Şu Yalnızlık Duygusu

Önce Bir Şiir

Yalnızlık üzerine yazılan belki de en güzel şiir Can Yücel’den

“sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni
yakanda bir amonyak çiçeği
yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi

kumkapı meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi
aramızda görevliler ekipler hızır paşalar
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
çöpçülerin elleriyle okşardın beni
yalnızlığım benim süpürge saçlım
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

baktım gökte bir kırmızı bir uçak
bol çelik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
düştüğüm yer öyle açık seçik ki
başucumda bir sen varsın bir de evren
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
yalnızlığım benim çoğul türkülerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi”

Gelelim Şimdi Asıl Konuya

Ah Şu Yalnızlık Duygusu

Yalnızlık paylaşılmaz der Özdemir Asaf ve ekler paylaşılsa yalnızlık olmaz. Öyle midir, evet öyledir biraz. Ama özünde yalnızlık belki sonda söylemem gerekeni baştan söyleyeyim, yalnızlık bir tercihtir. Kişinin özünde kendi kararıdır. Düşünürseniz siz de neden böyle dediğimi kolaylıkla anlayacaksınız.

Şunu da hemen söylemeli ki insan yaşamı yanında kim olursa olsun aslında hep yalnızdır. Bu doğumundan ölümüne kadar hep böyledir. Kişi tüm yolları aslında kendi başına aşar.

İnsan son derece güçlü bir varlıktır. Çok büyük kalabalıkların olması, sürekli olarak bir etkinliğe gitmek, yanında birilerinin olması yalnız olma ya da olmama durumunu değiştirmez. Yalnızlık duygusu içsel bir duygudur. Kişi kendisini çok büyük kalabalıklar içinde de yalnız hissedebilir. Ya da tam tersi tek başına olduğu zaman yalnız hissetmeyebilir. Yani son derece göreceli olan bir durumdur.

Eğer kişinin yaşamdan bir beklentisi varsa, hedefleri amaçları kaç yaşında olursa olsun varsa, kendi sınırlarını biliyor, kendi yeteneklerini doğru bir biçimde değerlendiriyorsa, tüm bunlardan daha önemlisi üreten bir varlık kişilere endekslenmeden kolayca kişi kendisini mutlu, coşkulu hissedebilir ve başkalarına gerek duymaz.

Eğer ilişkiler sahte, menfaate dayalı ise, kişi kendi sorunlarını paylaşamıyor ise yanında kaç kişi olursa olsun yalnızdır zaten. Asıl olan beklentisiz, üreterek, dayanışarak yaşamaktır. Kişi bunu hissettiği zaman asla kendisini yalnız hissetmez.

Ama şunu da unutmamak lazım, devir değişti. İnsanlar artık daha bireysel yaşıyor. O yüzden kimseden bir şey beklemeden kendi yolunda ilerlemek gerekir. Zaten seninle yürümek isteyen bir yolunu bulacaktır değil mi?

 

 

 


Hakkında Fatma Rana Arıbaş

Ben Rana ARIBAŞ Danışman ve Mühendisim. Yazmak benim için tutku ve nefes almak gibi .

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir