Hayatımızda birden çok kez kendimize sorduğumuz çok kritik bir soru var: Yeteri kadar güzel miyim? Bu soru bazı günler o kadar çok meşgul eder ki gündemimizi, rutin işlerimiz aksayabilir bile. Yaratılışa bağlı olarak bu duygu zerrelerimize işlemiş adeta. Güzellik, güzellik, güzellik… Güzel olmak yada güzel kalmak için sarf edeceğimiz birçok çaba olabilir ve hatta feda edebileceğimiz birçok imkan. Peki tüm bunlar yeterli mi?
Peki Bu Yeterli Mi? Yeteri Kadar Güzel Miyim ?
Elbette değil. Güzellik farklı bir kavram olarak algılanmalı. Çünkü her kavram gibi beyinlerimiz bu kavramı da çeşitli nedenlere bağlı olarak işleme alıyor ve anlamlandırıyor. Bu nedenle birtakım değişiklikler söz konusu oluyor. Bu kavramı çok daha net bir biçimde anlayabilmek için, dünyaca ünlü güzellerin, fiziksel özelliklerine bakabiliriz. Her biri birbirinden çok farklı özelliklere sahip olmasına rağmen, zihinlerimizde her biri birer güzellik kraliçesi. Üstelik sahip oldukları kusurlar da cabası. Ancak ne kadınlar, ne de erkekler, söz konusu ikonların kusurlarının farkında dahi değil. Çünkü genel algı güzel oldukları yönünde hemfikir. Buradan da net bir biçimde anlaşıldığı gibi güzellik; mental bir kavram, bir algı. Kendimizi nasıl algıladığımız ve nasıl hissettiğimizle alakalı bir durum. Bu nedenle öncelikle kendimizi nasıl algıladığımızla ilgili olmalıyız.
Kendimizi Nasıl Algılamalıyız?
Biz kadınlar genel olarak mükemmeliyetçi varlıklarız. Bunu yanına detaycılığımızı da eklersek hiç de yanlış olmaz. Aslında her iki özellik de güzel olmayı destekleyici ve besleyici özellikler. Ancak bazen çok fazla abarttığımızı da artık anlamalıyız. İyi hissedecek kadar bakım ve makyaj yaptıktan sonra, yüzümüzde çıkan bir sivilce bizi aniden yerle bir etmemeli. Yada belli başlı kalıpların içine kendimizi hapsetmemeliyiz. Burnumuz eğri olabilir. Bir gözümüz küçük olabilir. Ancak bunlar güzelliğin önündeki değil, kafalarımızın içindeki engellerdir. Yukarıda ifade ettiğim gibi, güzellik konusunda nam salmış kimseler için bile inanılmaz büyük kusurlardan bahsedebiliriz. Fakat bizim gördüğümüz sadece iyi, hatta en iyi görüntüler. Bunun nedeni o kimselerin kendilerini güzel hissediyor olmaları. Burada anlıyoruz ki, güzel görünmek için önce güzel olduğumuzu hissetmeli, bunu önce kendimiz kabul etmeliyiz.
Hep Güzel Kalmak İçin…
Güzel olduğumuzu kabul ettikten sonra kendimizin farkında olmaya sıra geliyor. Bunun için aynalardan daha büyük yardımı fotoğraflardan alabiliriz. Bu konuda en tarafsız bilgi fotoğraflardan çıkıyor. Çünkü fotoğraflarda, aynada gördüğümüz yansımadan farklı bir açı elde ediyoruz ki en önemlisi, bu açı dış dünyanın bizi tanıdığı asıl görünümümüz. İnsanlar bizi o açı ile tanıyor. Fotoğraflar sayesinde yüzümüzde iyi görünmediğini düşündüğümüz yerleri tespit edebiliriz. Bu tespitlerin ardından ise yapılması gerekenler çok daha basit.
Genel olarak bakım ve makyaj bu konuda en büyük yardımcımız. Birtakım makyaj hileleri ile çok daha iyi bir görünüm elde edebiliriz. Ancak her şeyden önce bu çabaların sadece olduğumuzdan daha iyi görünmek, sahip olduklarımızı daha da iyi hale getirmek için olduğunu unutmamamız gerek. Aksi takdirde, ne kadar güzel bir yüze de sahip olsak, ne kadar iyi makyaj da yapsak nafile. Güzel olmadığımıza yada görünmediğimize inanarak takındığımız tavır ve ortaya çıkan yüz ifadesi bizi asıl çirkin yapan şeyler. Hep güzel kalmak için, mental anlamda kararlılık ve özgüven şart. Kendinize güvenin, sağlıcakla kalın… Sevgiler.